Pazartesi, Ağustos 27, 2012

Deniz, seni bana getiremedi..

Deniz dedi, beni sana getirecek..sessizlik oldu uzun bir zaman..sessizlik yerini çığlıklara bıraktı. dört duvarın dördü birden çatlamaya başladı, sonra sustu o, hep susacak mıydı ? derken birkaç kelime döküldü dudaklarından, med dedi, bazen med olurdu. Med-cezir belki biraz, yaşanmışlıkların ötesinde, akıntıların peşinde bir gölge, ayın çekimine mağrur, bir deniz güneş batıyor, battıkça da kabarıyor.. 
Deniz dedi, beni sana getirecek..
Farkında değildi üstelik, deniz olmadığının, yaşadığı yerde. duvarlar çatlıyor bu kez susarak ben. özlemlerimin esriği dudaklarım, kanıyor. rüyamda iki kat giyiniyorum, üşüyorum giderek, oysa ateşler içinde yanıyorum. öksürüklerin izi havada asılı kalıyor. kanmadı, kanırmadı hasretlik..belki bir deri, artık asla dokunamayacak. güneş batıyor, battıkça kabarıyor deniz. hayallerimin açtığı bir kapı, bir devir kapanıyor sanki, tanıklığımdır cazibene atılan bir kurşun. olgunlaşmamış kalp kırıklıkları, göğsüme batıyor, güneş batıyor, veda ediyor çocukluğumun kahkahaları. geç kaldık ya da erkendir belki, oysa soğuğun kol gezdiği yerler vardı, iki kişilik rüyalar, bir ev tundralar içinde.

yaşıyor, her gün bedenin içinde başka bir bedenle..bir ev ki tundralar içinde.

hem orda yazın güneş hiç batmaz ki...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder