“Benim için tek gerçekçi kişi, hayalperest olandır. Çünkü o kendi gerçekliğinin tanığıdır.” Fellini
Her şey bir düşünceden ibarettir. Düşüncenin gücü de hayal ettiklerimizde saklıdır. Hayal, düşüncenin diğer adıdır belki de. Einstein, dünyayı hayal gücü döndürür sözüyle de bunu kanıtlar niteliktedir. Jean-Pierre Jeunet küçük yaşlarda bu hayallerini kağıtlara yazıp değersiz bir kutuya atarmış, o büyüdükçe hayalleri de olgunlaşırmış. Ve bir gün sırf hayallerden oluşan bir film çıkmış ortaya “Kayıp Çocuklar Şehri”.
Oysa bu düşünceleri onun için hayalden ibaret değildi, bu yüzden sakladı tüm hayallerini. İnsan hayallerini niye saklar, saklar ama nasıl saklar? Bir daha hatırlamamak için derinlerdedir hayalleri, oysa şimdi hayaller kağıtlara dökülmüştür. Gerçekliğe bir adım daha yaklaşmıştır. Jean-Pierre o kağıt parçalarını beyazperdeye aktararak gerçeklik kazanmalarını sağlamıştır.
Yıllar sonra karşılaştığım ilkokul hocam, tam da bununla ilgili bir anımızı anlattı. “Hırslı bir çocuktun, çok hırslı. Başaracağını biliyordum, daha o zaman bana kafa tutuyordun. Bir keresinde bana dünyanın döndüğünü bile gördüğünü söylemiştin. Hiç kimse bunu göremez demiştim ve sen ‘Sen de hayallerimi göremezsin.’ demiştin.”
Ve hayallerimi göstermenin tek yolu da sinemaydı.
Sinemanın ya da sanatın toplum için veya diğer nedenler için yapıldığını sanmıyorum. Sanat kişiseldir. Örneğin, Fellini dilbalığı filetosu üzerine bir film yapsa bile, bu onunla ilgili olacaktır. Film yapmak, kendini anlatma sanatı olarak karşımıza çıkar. Tüm sanatları içeren bir şölen sunar önümüze sinema.
Filmlerimi bir ressamın özgürlüğüyle yapmak isterim. Çünkü bir ressam, resminin nasıl görüneceğini önceden söylemek zorunda değildir. Burada Fellini’ye katılmamak elde değil.
Film yapmak, rüya görmekle de eşdeğerdir. Sinema, rüyanın dillerini kullandığından beri rüyalar hakkında konuşmak filmler hakkında konuşmak gibi; yıllar saniyeler içinde geçebilir ve kendinizi bir anda başka bir yerde bulabilirsiniz. Bu görüntülerden oluşmuş bir dil. Ve gerçek sinemada, her nesne ve her ışığın aynı rüyada olduğu gibi bir anlamı var.
Hayal gücünü beyazperdeye taşımak tek başına yapabileceğin bir iş değil tabi ki de. Eğer bugün film çeksem, ekibimi bu hayal gücümü anlayabilecek kişiler arasından seçerdim. Örneğin, dünyaca ünlü yönetmen bile olsam Murat Küllü ve Çağrı Bayındırlı'yı filmimin mimarlarından biri olarak nitelendirirdim.
