Olgun bir egonun bilinçdışını kontrol edebilmesi için oluşturması gereken ilk önemli savunma düzeneği, öncelikle tehlike arz eden dürtüleri durduracak ve onları bilinçdışına bastıracak savunma düzeneğidir. Egonun bu fonksiyonu oluşturabilmesi için belirli bir güce ulaşması, dürtüyü bilinçdışında tutabilme yeteneğine sahip olabilmesi ve orada barındırması gerekir.
Bastırma mekanizması; bilince gelen dürtünün geri gönderilmesi, dürtünün bilinçdışında tutulması, reel olarak yaşanan travmanın bilinçdışına gömülmesi şeklinde ortaya çıkabilir.
Yaşanmış olan travmatik birçok anı unutulma eğilimlidir. Egonun rahatlayabilmesi için yaşanmış olan bu tip anıların hafıza katmanlarının derinlerine gönderilmesi ve çağrışım zincirinden uzak tutulması gerekmektedir. Aktif olarak bilince ulaşamayan bu tip travmatik yaşantılar, bilinçdışında varlığını sürdürecek, bireyi farklı şekillerde varlığından haberdar edecektir. Birçok psişik belirtinin arka planında bu travmatik yaşantıların izdüşümlerini bulmak mümkündür.
***
Bastırma, egonun öncelikli olarak alacağı ilk tedbirdir. Çocukluğumda yaşadığım olayların çoğunu hatırlamamam, kötü ya da utanç verici olayları bilinçdışıma göndermemden kaynaklanır. Kişi farkında olmadan kendini korur, yenilemeye çalışır. Bilinçdışına gönderilen bu anılar, kişi istediğinde bilincine alınır. Örneğin; hayatımdan 3-4 sene kadar kayıp, ne bir arkadaş ne bir hikaye ne de kendi yüzüm aklımda. Fotoğraflara baktığımda, kendim olarak bakmıyorum. Anılar ancak düşünüldüğü zaman ortaya çıkarlar. Ailem tarafından anlatılan çok olay var hatırlamadığım. En basiti, öfkelendiğim zamanlar ve onun yarattığı sonuçlar. İlkokuldayım, okul hayatımın daha ilk haftası ve sağ kolum kırık. Sol elle yazmaya başlıyorum-çalışıyorum-. Öğretmenime yazamadığımı söylüyorum ve beni azarlıyor “yazma o zaman” diyor.
Sürekli bir gözdesi var sınıfta, kıskanıyorum, hak ettiğimi göremiyorum, çocuğun annesi öğretmenime para yediriyor. Bense sol elimle yazmayı başararak, gözüne girmeye çalışıyorum. Olmuyor. Bir teneffüs sınıfın gözdesi çocuğu arka bahçeye çağırıyorum, öğretmen dersi burada yapacakmış diye kandırıyorum. Çocuğu orda bir güzel benzetiyorum, hastanelik oluyor. Çocuğun o halini görene kadar pişman değilim. Ne zaman sinirlenip saldırıya geçsem sonunda bu görüntü geliyor aklıma. İlkokul hocama dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Yıllar sonra karşılaştığımızda anlattığı anılar gayet ilginçti. “Hırslı bir çocuktun, çok hırslı. Başaracağını biliyordum, daha o zaman bana kafa tutuyordun. Bir keresinde bana dünyanın döndüğünü bile gördüğünü söylemiştin. Hiç kimse bunu göremez demiştim ve sen ‘Sen de hayallerimi göremezsin.’ demiştin.” Hala hatırlaması tuhaf, ne yazık ki bu güzel diyalogu hatırlamıyorum. Öğretmenimle her şeyi unutmuş, bilincimin dışına atmıştım. Kötü bir anı, iyi ve güzel anıları da yok etmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder